top of page

Her Birey İçin Erişilebilir Bir Yaşam




Birleşmiş Milletler, 1981 yılında 3 Aralık gününü, “Uluslararası Engelliler Günü” olarak kabul etmiştir. Engelli bireylerin haklarını korumak amacıyla bir sözleşme hazırlanmış ve 20 ülke tarafından imzalanmıştır. Türkiye de, 2008 yılında bu sözleşmeyi imzalayarak engelli bireylerin hakları ve yaşam alanlarına dair çalışmaları yaygınlaştırmaya dayalı bir adım atmıştır. Sözleşme, engelli bireylerin gerek kişisel gerekse sosyal ve siyasal haklarını içerecek şekilde oluşturulmuştur. 50 maddeden oluşan bu sözleşme, engelli kişilerin ayrımcılığa ve herhangi bir tehdide uğramamaları, herkesin erişebildiği hizmetlere kolaylıkla ulaşabilmeleri ve toplumsal yaşama uyum sağlayabilmeleri gibi hususlardan oluşmaktadır. Devletlerce 21’inci yüzyılın ilk insan hakları bildirgesi olarak da kabul edilmektedir (1). Bildirge olarak da görülen bu sözleşmede ve birçok araştırma yazısında, engelli bireyleri daha iyi anlayabilmek için bazı kavramların öğrenilmesi önem teşkil etmektedir.


Fiziksel ya da zihinsel bir eksiklik sonucu meydana gelen ve bir işi yapabilme yetisinin azalması ya da kaybedilmesi durumuna engellilik denir (2). Engelli bireyler ile diğer bireyler arasında ayrım olmaksızın eşit şartlarda ve özgürce yaşam alanlarının kullanılması bir erişilebilirlik meselesidir. İnsan elinden çıkmış olan doğal ya da yapay her ürüne, sosyal ya da ekonomik hizmete ve bunları kullanma hakkına sahip olmak erişilebilirliği ifade etmektedir. Birçok ülke tarafından yapılan çalışmalar, devlet tarafından gerçekleştirilen hizmetler ve toplumun artan farkındalığı ve bilinçliliği, engelli bireylerin ayrımcılığa maruz kalmaksızın bütün haklara erişebilmesini güçlendirmektedir (3).


Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün 2011 yılında yayınladığı Dünya Engellilik Raporu’nda çarpıcı veriler bulunmaktadır. Bu raporun verilerine göre 1970’lerde engelli bireylerin nüfus oranı %10 iken 40 yıl içerisinde bu veri %15’e yükselmiştir. Önemli olan bir diğer veri ise, 15 yaş üzerinde 785 milyon engelli bireyin olması ve bu rakamın genel nüfusun %15.6’lık kısmını oluşturmasıdır. Günümüzde insan nüfusunun artmasına dayalı olarak bu verilerin arttığı öngörülmektedir. Aynı raporda, birçok dünya ülkesinin halka açık yapılarının büyük bir kısmının engelli bireyler için erişime müsait olmaması, sağlık kurumlarının ve hastanelerin fiziki yapılarının herkes tarafından kullanılamaması, engelli bireyin sahip olduğu fiziksel engeli çalışmasına izin verirken, çalışma hakkından yararlanamaması ve toplamda 93 ülkeden 31 ülkenin işaret dili için tercümanlık hizmeti sağlamaması gibi hususlardan bahsedilmiş ve erişilebilirliğin düşük olduğu noktasına dikkat çekilmiştir.

Hazırlanan bu raporda, aynı zamanda, engelli bireylerin yaşam haklarının iyileştirilmesi ve erişilebilir hizmetlere ulaşabilmesi için, verilerin sonuçlarından hareketle, durumun iyileştirilmesine yönelik önerilerden bahsedilmiştir. Günümüzde, engelli bireylerin yaşamlarını kolaylaştırmak için dikkate alınması gereken bu önerilerden bazıları şu şekilde sıralanmıştır:

  • Devletlerin engelli bireylere yönelik politikaları ve sistemleri iyileştirilmelidir,

  • Uluslararası devletler arasında ve her devletin kendi içerisinde engellilik stratejisini içeren bir eylem planı olmalıdır,

  • Devlet tarafından verilen hizmetin yeterliliği kontrol edilmelidir,

  • Toplumun bilinçlendirilmesi için devlet tarafından iletişim kampanyaları oluşturulmalıdır,

  • Düşük ekonomik düzeye sahip engelli vatandaşlara sağlanan imkanlar arttırılmalıdır,

  • Dernekler tarafından engelli bireylerin haklarını kullanmaları ve becerilerini geliştirmelerine yönelik programlar oluşturulmalıdır,

  • Başta engelli çocuklar olmak üzere engelli bireylerin topluma kaynaşması ve dahil edilmesi için destek çalışmaları gerçekleştirilmelidir,

  • Engelli öğrencilerin okula alınması ve engelli bireylerin işe alınmasında kolaylaştırıcı hizmetler sunulmalıdır,

  • Toplu konutların, inşaat projelerinin ve taşıma araçlarının engelli bireylerin de rahatlıkla kullanabilmesine yönelik hazırlanmalıdır (4).


Metta Psikoterapi ve Akademi olarak, her bireyin engel gözetmeksizin eşit haklara sahip olarak yaşamını sürdürmesini önemsemekteyiz. Toplumda fırsat eşitliğinin sağlanmasına katkıda bulunabilmek amacıyla başlattığımız “Ruh Sağlığında Fırsat Eşitliği Projesi” kapsamında gerçekleştirdiğimiz çalışmaların yaygınlaşması ve örnek olmasını diliyor, tüm olanaklardan eşit şekilde yararlanmanın yanı sıra engelli bireyler için psikolojik sağlık hizmetlerinin de daha erişilebilir olması gerektiğine vurgu yapmayı önemli buluyoruz. Ayrımsız, eşit bir yaşam için bireysel ve toplumsal düzeyde çabalamak gerektiğinin altını çizerek her birey için eşit haklara sahip bir yaşam diliyoruz.


Kaynakça


  1. Azarkan, E. & Benzer, E. (2018). Birleşmiş Milletler Engelli Kişilerin Haklarına Dair Sözleşme ve Türkiye'de Engelli Hakları. Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 23(38), 3-29.

  2. Barbotte, E., Guillemin, F., Chau, N., & Lorhandicap Group (2001). Prevalence of impairments, disabilities, handicaps and quality of life in the general population: a review of recent literature. World Health Organization, 79(11), 1047–1055. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC2566690/pdf/11731812.pdf

  3. Gelmez, S. Ö. (2018). Engelliliğe İlişkin Varsayımların Keşfi: Görmezden Gelme ya da Normaldışı Görme. Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, 5(5), 192-200.

  4. World Health Organization (2011). World Report on Disability: Summary. http://apps.who.int/iris/bitstream/handle/10665/70670/WHO_NMH_VIP_11.01_eng.pdf;jsessionid=A4603A549B8661AF651645950A132723?sequence=1 sitesinden alınmıştır. Erişim tarihi: 29.11.2021.


Comments


bottom of page