Kırıldığımız Yerden Güçlenmek: İlişkilerde Duygusal Onarım
- Uzm. Psk. Kübra Kızılırmak
- 10 Şub
- 8 dakikada okunur

Yakın bir ilişki içerisindeyken hiç kendinizi yalnız, değersiz ya da anlaşılmamış hissettiğiniz oldu mu? Tartışmaların ardından partnerinizle aranıza bir sessizlik çöküyor ya da sürekli eleştirilme hissiyle başa çıkmaya mı çalışıyorsunuz? Geçmişte yaşanan kırgınlıklar ve ihanetler, ilişkinize olan güveninizi zedeledi mi? Eğer bu sorulara "Evet" yanıtı veriyorsanız, bu hisler bağlanma yaralarının işareti olabilir.
Duygu Odaklı Çift Terapisi'nde (Emotionally Focused Couple Therapy) bağlanma yaralanmaları, sevdiğiniz bir kişinin kritik bir anda ihtiyaç duyduğu desteği görememesiyle ortaya çıkan ve ilişkiye duyulan güveni etkileyen durumlar olarak tanımlanır (1). Duygu Odaklı Çift Terapisi modelinin geliştiricisi Sue Johnson, bu yaralanmaları, "kişiye göre önemli bir anda ihanete uğramış ya da terk edilmiş hissetmek" olarak tanımlar. Aldatma, ilgisizlik veya duygusal ihtiyaçların görmezden gelinmesi gibi durumlar, bağlanma yaralanmalarına yol açabilir ve ilişkide duygusal kopukluk yaratabilir. Bu yaralar, tek bir olayın sonucu olabileceği gibi, yıllar içinde biriken deneyimlerin bir sonucu olarak da gelişebilir (1).
Bağlanma Yaralarının Etkisi ve Zorlukları
Bağlanma yaralanmaları, sevgi ve güvenin sorgulandığı anlarda derinleşir. Örneğin, bir partnerin duygusal desteğe ihtiyaç duyduğu bir anda diğerinin eleştirici ya da uzak durması, kişinin kendini terk edilmiş, yalnız ya da yetersiz hissetmesine yol açabilir. Bu tür deneyimler, bireylerin savunma mekanizmalarını devreye sokmasına ve ilişkide kalıcı izler bırakmasına neden olabilir (2). Bu yaralar kendiliğinden iyileşmez; aksine, üzerine çalışılmadıkça ilişkideki güvenin zayıflamasına ve iletişim kopukluğuna neden olur. Yaralanan partner, duygularını ifade edemediği ya da empati görmediği sürece, geçmişin yükü bugünün ilişkisini gölgelemeye devam eder. Bu durum, partnerler arasında duygusal bağın kaybına ve tekrar eden döngülere yol açar (2).
Bağlanma Yaralarına Sebep Olabilecek Durumlar
Kriz Anında Yalnız Bırakılmak / Duygusal Destek Bulamamak: Bir aile üyenizle tartıştıktan sonra duygusal olarak sarsılmış bir şekilde eve gelebilirsiniz. Partnerinizle konuşmaya çalıştığınızda, onun size "Abartıyorsun" demesi ya da sadece televizyon izleyerek size tepki vermemesi, kendinizi yalnız hissetmenize yol açar. O an, partnerinizin sizin duygusal ihtiyaçlarınızı umursamadığını düşünürsünüz. Onu beklerken yalnız kalır ve hiçbir şekilde destek almadığınızı hissedersiniz. Bu durum, "Bana değer vermiyor, ihtiyacım olduğunda yanımda değil" gibi bir duygusal boşluk yaratabilir. Bununla beraber ortaya çıkan suçlama, kontrol etme, uzaklaşma gibi davranış kalıplarının altında da karşılanmamış ihtiyaçlar ve duygusal destek yer almaktadır (3).
Sürekli Eleştirilmek: Evde bir şeyleri düzene sokmaya çalışırken, partnerinizin size sürekli "Bunu yanlış yapıyorsun, neden hiçbir şeyi düzgün yapamıyorsun?" şeklindeki eleştirileriyle karşılaşabilirsiniz. Bu tür yorumlar, kendinizi değersiz veya yetersiz hissetmemenize yol açabilir. Bu, ilişkinin temeline ciddi bir zarar verir ve “Ne yaparsam yapayım onun için yeterli olamıyorum” gibi düşünceler içine girilebilir. Yaşanan bu durum, çiftleri savunma duvarlarını yükseltmeye ve birbirlerinden uzaklaşmaya iter (3).
Tartışma Sonrasında Sessizlik: Bir tartışma sırasında, partnerinizin aniden size sırtını dönüp odadan çıkması, konuşmak yerine sessiz kalması, kendinizi daha da yalnız ve terk edilmiş hissettirebilir. Tartışma sonrası telafi davranışları görmemek de (Sarılmak, espri yapmak vs.) duygularınızın regüle edilmesini zorlaştırabilir (3).
Geçmişteki Kırgınlıkları Görmezden Gelmek: Bir önceki tartışmada partnerinizin sarf ettiği sert sözler ve bu konuda hiç konuşmaması, biriken duygusal yaraları derinleştirir. Hızla geçiştirilen bir konu, birbirinizin duygularını anlamadan ve iyileştirmeden "geçmişte kaldı" demek, bağlanma yaralarının iyileşmesini engeller. Yaralanan partner, duygularını ifade edemediği ya da empati görmediği sürece, geçmişin karşılanamayan ihtiyacı ilişkide bir "kritik an" olarak tanımlanır ve partnerin birbirine duyduğu güveni sarsabilir (3).
Geçmişteki Aldatma ve Güven Sorunları: Geçmişte partnerinizin bir aldatmasıyla yüzleşmişseniz ve bunu konuşmaya çalıştığınızda onun savunmacı bir şekilde tepki vermesi, “Neden hala bunu sorguluyorsun?” diyerek yaşananları küçümsemesi, ilişkinizdeki güveni daha da zedeler. Aldatma sonrası güven yeniden inşa edilmediğinde, bağlanma yaraları daha da derinleşir (3).
Peki, Çözüm Var mı, İyileşme Nasıl Başlar: ARE Modeli
Evet, bağlanma yaraları iyileştirilebilir ve ilişkinizin sona erdiği anlamına gelmez! Aksine, bu yaralar fark edilip üzerine çalışıldığında, ilişkilerdeki duygusal bağları yeniden inşa etmek ve daha güçlü bir temel oluşturmak mümkündür. Sue Johnson'ın Duygu Odaklı Çift Terapisinde (Emotionally Focused Couple Therapy) geliştirdiği
Ne Yapılabilir?
Güvenli Bir Alan Yaratmak: Partnerlerin birbirlerini yargılamadan dinleyebileceği, duygularını açıkça paylaşabileceği bir ortam yaratmak, onarımın ilk adımıdır (4). Güvenli bir bağ, bireylerin kırılgan yönlerini ifade edebilmelerine olanak tanır. Bu süreç, zaman alabilir ve çaba gerektirir. Güven, yalnızca sözlerle değil, tutarlı eylemlerle de sağlanmalıdır. Eğer bir partner geçmişte aldatma yaşadıysa, güvenin yeniden inşa edilmesi için açık iletişim, düzenli olarak duygusal ihtiyaçların paylaşılması ve birbirine sadık kalma kararlılığı önemlidir. "Bundan sonra sana her konuda dürüst olacağım ve ihtiyacın olduğunda yanında olacağım" gibi açık sözler güveni pekiştirebilir (4).
Empati ve Onaylama: Partnerinizin duygularını anlamaya çalışmak, bu duyguları geçerli kılmak ve onun yanında olmak, güvenin yeniden inşa edilmesinde büyük rol oynar. Bağlanma yaraları iyileşirken, empati çok önemlidir. Empatik bir şekilde dinlemek, sadece yüzeysel olarak değil, derinlemesine bir anlayış geliştirerek, partnerin duygusal ihtiyaçlarını kabul etmeye çalışmayı gerektirir (4). Örneğin: “Bana o gün ulaşmadığında kendimi yalnız ve terk edilmiş hissettim.” ifadesi üzerine, ‘‘Bu seni böyle hissettirdiği için üzgünüm. Seni önemsiyorum ve gelecekte bu şekilde hissetmeni istemiyorum.” diyebilmektir.
Partnerinizin Sevgi Dilini Keşfetmek: İlişkilerde, partnerinizi sevme biçiminiz genellikle kendi ihtiyaçlarınız ve duygusal anlayışınız doğrultusunda şekillenir (4). Ancak, herkesin sevgiye olan ihtiyacı farklıdır ve bu farkı anlamak, sağlıklı bir ilişki kurmanın temel unsurlarından biridir. Bunlar genellikle "sevgi dilleri" olarak adlandırılır (4). Bu farkları göz ardı ettiğinizde, sevdiğiniz kişinin ihtiyaçlarını karşılamak yerine, kendi ihtiyaçlarınıza odaklanabilirsiniz. Bu durum, partnerinizin kendini anlaşılmamış, değersiz veya yalnız hissetmesine yol açabilir. Örneğin, bir kişi stresli bir durumda yalnız kalmak isterken, diğer kişi stresli olduğunda ilgi ve destek arayabilir. Eğer partneriniz yalnız kalma ihtiyacı hissettiğinde, siz kendi duygusal ihtiyaçlarınıza göre davranarak ona sürekli ilgi göstermeye çalışırsanız, partneriniz kendini baskı altında hissedebilir ve ilişkinin dengesi bozulabilir. Bu, aynı zamanda sizin de kendinizi yetersiz hissetmenize neden olabilir, çünkü partnerinizin beklentilerini karşılayamadığınızı düşünebilirsiniz. Halbuki, bu durum, sevginizin yetersizliğinden değil, sadece partnerinizin sevgi dilinin farklı olmasından kaynaklanıyordur (3). Sevgi dilini doğru anlamak, birbirinize daha etkili ve empatik bir şekilde yaklaşmanıza yardımcı olur. Partneriniz stresli olduğunda yalnız kalmayı tercih ediyorsa, ona bu alanı sağlamak, ona olan sevginizin en iyi ifadesi olabilir.
Döngüleri Derinlemesine Açıklamak: İlişkideki bağlanma yaralarının iyileşmesi için, öncelikle çiftin kendilerini duygusal olarak güvensiz hissettiği tekrarlayan döngüler keşfedilmelidir. Partnerlerden biri, duygusal olarak ulaşılmaz olduğunu, yani hislerini açıkça paylaşmadığını ya da karşı tarafın ihtiyaçlarını yeterince göremediğini düşündüğünde, güvensizlik ve endişe hissetmeye başlayabilir. Bu durum, genellikle, eleştiri ya da suçlama gibi ifadelerle dile getirilir. Diğer partner ise, bu tepkilere karşı kendini savunabilir ya da bu eleştirileri tamamen reddedebilir. Bu şekilde, çift arasında sürekli tekrar eden bir tepkiler zinciri, yani "döngü" oluşur. Bu döngü ilk partnerin daha da güvensiz hissetmesine diğer partnerin ise yetersizlik hissiyle baş etmesine, bu da zamanla çift arasındaki duygusal bağın zayıflamasına yol açabilir (5). Zamanla, partnerler birbirleri hakkında katı ve olumsuz algılar geliştirir ve bu da kişilerin hem partnerinin davranışlarını hem de ilişkinin genelini nasıl gördüklerini etkiler (5). Bu noktada, çiftin ilişkide sürekli tekrar eden döngülerini fark edip, kendilerini suçlamak yerine, bu yıkıcı döngüyü suçlamaları, her iki tarafın da birbirlerinin hislerine duyarlı olması ve savunmaya geçmeden ihtiyaçlarını ifade etmesi gerekir (5). "Senin bu konuda böyle hissetmen beni üzüyor, sana daha fazla güven verebilmek istiyorum, bu konudaki ihtiyacın ne? " şeklinde bir yaklaşımda bulunmak, ilişki içerisinde deneyimlenen ve tekrarlayan bu döngüleri birlikte anlamak ve açıklayabilmek iyileştirici bir etkiye sahiptir.
Duyguların Dışavurumu: İlişkilerde duygularınızı ifade ederken, savunmacı ya da suçlayıcı bir dil kullanmak yerine, kendi duygularınızı açıkça ve dürüstçe paylaşmak çok daha etkili olabilir (4). Örneğin, "Beni hiç anlamıyorsun" demek yerine, "Bugün gerçekten ihtiyacım olan bir anda yanımda olmadığını hissettim ve bu beni üzdü" gibi bir ifade, daha yapıcı ve anlaşılır bir yaklaşım sergiler. Bu tür bir dil, hem duygularınızın daha doğru bir şekilde anlaşılmasını sağlar hem de partnerinizle empati kurmanıza yardımcı olur. İletişimde, belirli duyguların dışavurumu, farklı anlamlar taşıyabilir (5). Örneğin;
Savunmasızlık: Duygularınızı açıkça ve savunmasız bir şekilde paylaştığınızda, bu, partnerinizle daha derin bir bağ kurmanıza yardımcı olur. Savunmasızlık, karşınızdaki kişiye güven verdiği için, duygusal bağlanmayı kolaylaştırır (4). Partnerinizin, sizin savunmasız bir şekilde açıldığınızı görmesi, aranızdaki güveni artırır ve sizi daha yakından anlamasına olanak sağlar.
Öfke: Öfke duygusu genellikle mesafe yaratır. Öfkenin dışavurumu, iletişimde engeller oluşturabilir ve birinin kendini savunma durumuna sokmasına yol açabilir.
Korku: Korku, savunma amaçlı kullanılmadığında, şefkat uyandırabilir. "Bu bir saldırı değil" mesajı verirken, partnerinize, duygusal bir destek ihtiyacınız olduğunu nazikçe iletebilirsiniz. Bu durum, partnerinize, suçlanmadan dinleme fırsatı tanır. Korku ifadesi, genellikle duygusal ihtiyaçları yansıtır ve karşınızdaki kişinin yardım etme isteğini tetikleyebilir.
Tıpkı çocukların ebeveynlerinin huzur veren yumuşaklığına geri dönebileceklerini bildiklerinde cesaret kazanmaları gibi, yetişkinler de destekleyici bir ilişkinin duygusal güvenliğine dönebileceklerini bildiklerinde, dış dünyanın üstesinden çok daha kolay gelirler (4). Bu nedenle, duygularınızı açık ve savunmasız bir şekilde ifade etmek, hem siz hem de partneriniz için bir bağlanma köprüsü oluşturur; ihtiyaçlarınızın duyulmasını ve zorlukların üstesinden gelirken destek görmenizi kolaylaştırır.
İhtiyacı Tanımlamak: Kendi ihtiyaçlarınızı tanımlamak, duygusal durumunuzu anlamanıza yardımcı olur. İnsanlar sıklıkla bir olayı ya da durumu yaşarken, hangi duygulara sahip olduklarını belirlemekte zorlanabilirler. Ancak ihtiyacımızı net bir şekilde ifade edebilmek, bu duyguları daha iyi anlamanıza ve onlara nasıl yaklaşmanız gerektiğini fark etmenize olanak tanır (6). Suçlayıcı bir dil kullanmak yerine, yaşadığınız sıkıntıları kendi deneyimleriniz olarak ifade etmek, ilişkilerdeki olası çatışmaları ve savunmaları azaltır. "Beni dinlemiyorsun" gibi ifadeler karşıdaki kişide savunmaya yol açabilirken, "Bunu yaşadığımda yalnız ve ihmal edilmiş hissediyorum" gibi bir ifade, duygusal deneyiminizi daha içten ve kişisel bir düzeyde aktarmanıza olanak tanır. Bu da, daha empatik ve anlayışlı bir tepki almayı kolaylaştırır. İhtiyacınızı tanımlamak, karşı tarafa ne beklediğinizi açıkça anlatmak demektir. İhtiyaçlarınızı tanımladığınızda, karşıdaki kişiye de duygusal durumunuzu anlaması için bir fırsat sunar. Partnerinizin, sizin hislerinizi anladığında ve neye ihtiyacınız olduğunu fark ettiğinde, empatik bir şekilde daha sağlıklı bir cevap verme olasılığı artar (6). Bu süreç, yanlış anlamaları engeller ve duygusal ihtiyaçlarınıza nasıl cevap verilmesi gerektiğine dair net bir yol haritası sunar. Eş zamanlı olarak kendi ihtiyaçlarınızı tanımlamak ve bu ihtiyaçları dile getirmek, kendinize ve duygularınıza değer verdiğinizin bir göstergesidir. Kendinizi ifade etme hakkınızı sahiplenmek, özsaygınızı artırır ve ilişkilerde de dengeyi korumanıza yardımcı olur. Kendinizi yeterince değerli hissetmediğinizde, duygusal olarak tükenebilirsiniz. Ancak ihtiyaçlarınızı net bir şekilde belirleyip ifade etmek, içsel gücünüzü yeniden keşfetmenizi sağlar.
Sorun: "Ne zaman işlerimi anlatmaya çalışsam, beni dinlemiyor gibi hissediyorum."
Hissettiğim: "Bu beni yalnız ve önemsiz hissettiriyor."
İhtiyacım: "Konuştuklarımın değerli olduğunu ve duygularımın dikkate alındığını hissetmek istiyorum. Bana gerçekten kulak verildiğini, duygu ve düşüncelerimin önemli olduğunu görmeye ihtiyacım var."
Tartışmalarda Sorumluluk Almak: İlişkilerde sağlıklı bir bağın kurulabilmesi için her iki tarafın da eşit derecede sorumluluk alması önemlidir (6). Bu yaklaşımla, her birey kendi bakış açısını yalnızca kendi perspektifinden değil, partnerinin de bakış açısını dikkate alarak değerlendirir. İlişkide, her iki kişi de kendi duygularını ve düşüncelerini ifade ederken, partnerinin duygularını anlamaya ve onlardan öğrenmeye istekli olmalıdır. Bu yaklaşımda, partnerinizi değiştirmeye çalışmak ya da onları zorla kendi perspektifinize çekmek yerine, onların düşüncelerini ve duygularını merak edersiniz. Her birey, kendine özgü bir dünyaya sahiptir ve aynı birbirini tamamlayan yapboz parçaları gibi, farklılıklar ilişkiye zenginlik katar. Partnerinizin bakış açısını anlamak, birbirinizin dünyasını keşfetmek, ilişkiyi daha derinlemesine anlamanızı sağlar. Tartışmalardan sonra ilişkiyi onarma süreci, yalnızca bir kişinin çabalarıyla değil, karşılıklı anlayış ve çaba ile sağlanabilir. Bu yaklaşım, her iki kişinin de katkı sağladığı, ortak bir hedefe yönelmek anlamına gelir. Eğer yalnızca bir taraftan çözüm beklenirse, bu durum sorunların devam etmesine neden olabilir.
Unutmayın:
Tartışmalar kaçınılmazdır, ancak onları nasıl ele aldığınız önemlidir.
Bağlanma yaralarınız iyileştirilebilir. Bunun için duygusal şeffaflık, empati, çaba ve yaraya sebep olan olayın aksini gösteren yeni yaşantıların deneyimlenmesi gerekir.
Her kriz, ilişkinizi daha güçlü bir temele oturtmak için bir fırsat sunar.
Eğer siz de ilişkinizde bu tür yaralarla başa çıkmakta zorlanıyorsanız, bir uzman terapistin rehberliğinde çift terapisi almayı düşünebilirsiniz. Bu, güvenli bir ortamda duygularınızı ifade etmek ve bağınızı yeniden inşa etmek için güçlü bir ilk adım olabilir.
Kaynaklar:
Makinen, J. A., & Johnson, S. M. (2006). Resolving attachment injuries in couples using emotionally focused therapy: Steps toward forgiveness and reconciliation. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 74(6), 1055–1064. https://doi.org/10.1037/0022-006x.74.6.1055
Halchuk, R. E., Makinen, J. A., & Johnson, S. M. (2010). Resolving attachment injuries in couples using emotionally focused therapy: A three-year follow-up. Journal of Couple & Relationship Therapy, 9(1), 31–47. https://doi.org/10.1080/15332690903473069
Şenol, A., Gürbüz, F., & Dost, M. T. (2023). Emotion-Focused Couple therapy: A review of Theory and practice. Psikiyatride Guncel Yaklasimlar - Current Approaches in Psychiatry, 15(1), 146–160. https://doi.org/10.18863/pgy.1090793
Johnson, S. (2008). Hold Me Tight: Seven Conversations for a Lifetime of Love. Little, Brown Spark.
Greenberg, L. S., & Goldman, R. N. (2021). Duygu Odaklı Terapi Klinik El Kitabı. (Çev. Psikoterapi Enstitüsü Çeviri Ekibi). Psikoterapi Enstitüsü Yayınları. (Orijinal yayın tarihi 2019).
Greenberg, L. S., & Johnson, S. M. (2023). Duygu Odaklı Çift Terapisi (M. Cingi Külük, Trans., C. Kısa, Ed.; 2nd ed., Vol. 2). Ck Yayınları.
Ücretsiz rastgele görüntülü gabile chat ve gabile sohbet uzun zamandır romantik bağlantılar arayan kişiler için popüler bir çevrimiçi alan olmuştur.https://gabilessohbet.blogspot.com/