top of page

Narsistler Güçlerini Nereden Bulurlar?




Günümüzde adından en çok söz ettiren kişilik örüntüsü narsisizm oldu. Üzerine çok fazla yazıyor, çiziyor, araştırmalar yapıyor, filmlere konu ediyoruz, yine de bitmiyor narsisizm ile ilgili konuşacaklarımız. Bir zamanlar, “histerik kadın”lar psikoloji biliminin dikkatini çelmişken, şimdilerde “narsist erkek”ler psikoloji sahnesinde yerini alıyor. Tabii, narsisizm de histeri de her cinsiyetten bireyde görülebilen bir kişilik örüntüsü veya bozukluktur.

Narsistik kişilik bozukluğu, abartılı bir kendini beğenmişlik duygusu, kendisine sürekli hayranlık duyulması ihtiyacı, başkaları için empati eksikliği, başarılardan aşırı gurur duyma ve küçümseyen veya tepeden bakan tutumlarla karakterize bir kişilik bozukluğudur. Şimdi mitoloji, sinema ve sanat tarihinde önümüze çıkan birkaç narsist örneğine bakalım.


Narsist kelimesinin kökeni olan Narkissos bir gün nehrin kıyısında su içmek için eğilir ve su üzerinde bir yansıma görür. Narkissos gördüğü yansımaya aşık olur ve gördüğü bu yansıma kendisine aittir. Su üzerindeki yansımanın başında günlerce bekleyen Narkissos, yemek yemeden, su içmeden nehrin kıyısında kendini seyreder ve günler sonra oracıkta ölür.


Ünlü yönetmen Ettore Scola’nın 1983 tarihli “Balo” filmi yalnızca bir balo mekanında geçer. Fransa’nın 50 yıl boyunca değişen kültürünü, ilişkilerini ve toplumsal dönüşümlerini dans etmek için dans pistine gelen insanlar üzerinden anlatır. Tarihin ibresi 1970’leri gösterdiğinde dans eden çiftin erkeği müziğe kendini kaptırır, kadına göre müziğe daha fazla uyum sağlar. Bir süre sonra hareketleri abartılı hale gelmeye başlar. Pistin yanındaki aynadan kendini izliyordur. Git gide partnerinden uzaklaşır. Daha büyük alanda bir dans yıldızı gibi hareketlerine devam eder. Partnerinin artık yanında olmadığının farkında değildir. Kendine hayran ve yalnızdır. (1)


“Amerikan Sapığı” Bret Easton Ellis tarafından 1991 yılında yayınlanmış bir romandır. 2000 yılında aynı isimle sinemaya uyarlanmıştır. Kitap 1980'lerde geçmektedir ve New York'ta yaşayan zengin, dış görünüşüne son derece önem veren ve yakışıklı kabul edilen bankacı Patrick Bateman'ın yaşamını anlatır. Patrick, günlük görünümüne dikkat eder, seks yaparken kendini izler ve neredeyse tüm iş adamlarının aynı olmasına rağmen her zaman herkesten daha iyi olduğuna inanır. Onun için restoranlar yemeğin tadını çıkarmak için değil, statüsünü ve pahalı lokantalarda rezervasyon yapma yeteneğini göstermek içindir. Filmin en ünlü sahnelerinden birinde iş arkadaşlarıyla kartvizitlerini karşılaştırırken çoğunluk başka birinin kartvizitinin en başarılısı olduğuna karar verir. Bu basit durum ana karakter için kabul edilemez bir durum gibidir. Uzun süre bunun hakkında düşünür ve kartviziti en iyi seçilen iş arkadaşını bir süre sonra katleder -veya katlettiğini hayal eder-. Nişanlısı kendisini rahatsız etmeye başladığı anda tamamen soğukkanlı bir tavırla ondan ayrılır ve kadının ağlamasına ne anlam verebilir ne de empati yapabilir. (2)


Narsistik kişilik bozukluğu olan kişiler tanrı karmaşasına girer, ayna açlığı duyarlar. Peki ama neden? Bu dış kabukların içinde ne var? Kanayan yaranız kabuk tutar, çok açsanız çok yemek yiyebilirsiniz, fiziksel olarak güvende değilseniz bir zırh giymek isteyebilirsiniz. Kabuk, çok yemek yemek, zırh. Bunların birbiri ile ne alakası var? Yani şöyle, narsist bireyler kök ailesi tarafından kusurlu hissettirilmiş çocuk yanlarını iyileştirmek için kusursuz bir kabuk yaratmaya çalışabilirler; hiç onay almamış takdire aç kalmış çocuk yanları için hayranlık uyandırarak onu doyurmaya çalışabilirler; terk edilmekten korkutulmuş çocuk yanları için her zaman her yerde istenecek statü sahibi biri olarak onu güvende tutmaya çalışabilirler. Çok çabalar, çok çalışırlar. Bir süre sonra bu zırhı o kadar severler ki içerideki çocuğu unuturlar. İncinmişlikler, korkular, kaygılar, olumsuz anılarla bağlantıları kesilir. Peki kendi içindeki minik çocuğun duygularından bir haber olan bir birey sizin duygularınıza anlayış gösterebilir mi? Hayır. Empati yetenekleri de yitip gider.


Dış benlikleri bir balon gibi şişer ve patlayana kadar şişmeye devam eder. Bazen bu balon hiç patlamayabilir. Kendilerine öyle bir dünya yaratırlar ki balon hep şişmeye devam eder, kendine hep yer bulur. Kimse bir iğne dokundur-a-maz.


Çoğu kişi duygularını anlamayacak, ona değerli hissettirmeyecek, onu küçümseyecek, sadece kendi ihtiyaçlarına odaklı olacak biri ile romantik bir ilişkide olmayı ya da arkadaşlık kurmayı istemeyeceğini söyler diye tahmin ediyorum. O zaman böyle bir balon nasıl olur da patlamıyor? Cevap narsistik özellikleri olan bireylerin ilişki kurduğu diğerlerinde gizli.


Narsistler tarafından aşırı tetiklenen, narsistle etkileşimde kalan ve narsistle yollarını ayıramayan kişiler, aslında narsistlerle aynı şemalara sahipsiniz desem inanır mısınız? Belki inanmanız zor olabilir. Ancak açıklayabileceğimi düşünüyorum.


Narsistlerle şema kimyası yaşayan kişilerin narsistlerle farkı şemalarında değil, yalnızca şemalarıyla baş etme mekanizmalarında. Bunu daha iyi anlamak için Terk Edilme şemasından bahsederek başlayalım. Narsistler, ailesi tarafından hiçbir zaman güvende hissetmemiş, terk edilmekten korkmuş çocuk yanlarını (Terk Edilme şeması) koruma stratejisi olarak Büyüklenmeci modunu devreye sokarken, siz de benzer şekilde uyum sağlamazsa terk edileceğinden ve yalnız kalacağından korkan çocuk yanınız için Uyumlu Teslimci modunuzu devreye sokarsınız. Yani, kendi haklarınızı ve düşüncelerinizi savunurken korku ya da suçluluk hisseden biriyseniz (Uyumlu Teslimci mod), narsistin talep ettiği haklara daha fazla alan açılır (Büyüklenmeci mod). Örneğin, sizden kendi arkadaşlarınızla görüşmemenizi talep ediyorsa ve siz de arkadaşlarınızla görüşme ihtiyacınızı dile getirme ve savunma konusunda korku yaşıyor ve onun istediğini kabul ediyorsanız; sizin Uyumlu-Teslimci Çocuk modunuz ile narsistin Büyüklenmeci modu kısır bir döngüye girer. Sonuçta, buz dağının görünmeyen kısmına bakıldığında her iki bireyin Terk Edilme şeması ile karşılaşılır. Ancak bu şema ile biri isteklerinden vaz geçerek baş eder, biri her istediğini kendine hak görerek..


Ancak bununla da bitmiyor değil mi? Büyüklenmeci mod sadece hak talep etmekle sınırlı kalmaz, diğerlerini aşağılamayı da içerir. Narsist  bireyler performans odaklı, düzenli olarak eleştirildikleri ve değersizleştirildikleri bir evde büyümüşlerdir (Kusurluluk şeması). Yetişkinlik çağına geldiklerinde ise diğerlerini küçümsemek, onlara artık eleştirilen kusurlu çocuk olmaktan çıkıp, karşılarındakini eleştirebilen kusursuz kişiye dönüştüklerini hissettirir .Onların zihninde “birlikte gelişebilen, birbirine katkı sağlayabilen, birbirinin güçlü ve zayıf yanlarını kabullenen iki yetişkin ilişkisi” kaydı yoktur. Eleştiren ve eleştirilen ilişkisi vardır. Bu nedenle, “eleştiren, küçümseyen” olabildikleri ilişkilerde kalarak kendi eleştirilmiş, kusurlu hissettirilmiş (Kusurluluk şeması) çocuk yanlarından koparlar. Yine benzer bir aile yapısından büyümüş ve kendisinin her zaman yetersiz ve istenmeyecek biri olduğunu hissetmiş ve hala buna inanan kişiler (Kusurluluk şeması), narsistin yüzlerine çarptıkları eleştirileri kolaylıkla benimserler.  Kusursuz olduklarını düşündükleri narsistler tarafından kabul edilmek için ilişkide kalarak kendilerini düzeltmeye çalışırlar. Kısaca, her iki bireyde de Kusurluluk şeması görülür. Narsistler kusurluluk hisleriyle savaşarak baş ederken, narsistlerle ilişkide kalanlar kusurluluk hislerine teslim olarak yaşarlar.


Kendini düzeltmeye ve kanıtlamaya çalışan partner için ilişki bir kabul edilme ve saygı görme yarışmasına dönüşmüşken sevilme, anlaşılma, ilgilenilme ihtiyaçlarının pabucu dama atılır. Narsist partner artık onun sevgilisi değil, onu onaylayacak ya da onaylamayacak yüksek bir merci olmuştur. Kendini kabul ettirmeye çalışan bireyin, kök ailesinde de bu savaşı vermek zorunda kalmış olması muhtemeldir. Ailesi ondan daha başarılı, daha güzel/yakışıklı veya güçlü olmasını beklemiş ve ona sevgi, ilgi, şefkat göstermemiş olabilir. Bu bireyler onları gerçekten sevecek, anlayacak, ilgilenecek birini bulabileceklerine hiçbir zaman inanmazlar (Duygusal Yoksunluk şeması). Dolayısıyla narsistin ona sevgi vermemesi onun Duygusal Yoksunluk şemasına göre normaldir. Aynı şekilde, narsistler de sizin onu sevmenizi istemez, çünkü narsist bireyler de Duygusal Yoksunluk şemasına sahiptir. Hiçbir zaman gerçekten sevildiğini hissetmediği için böyle bir ihtiyacının olmadığına inanır. Sevilmek yerine beğenilmek, hayranlık uyandırmak ister. Siz de “kusurlu bir birey” olarak onun kusursuz görünümüne hayransınızdır…


Narsist bireyler diğerlerinin niyetleri ile ilgili oldukça şüphecidir. İnsanların onlarla çıkarları nedeniyle bir arada olduklarını düşünür (Kuşkuculuk/Kötüye Kullanıma şeması). Üstelik bu şema, narsistin hayranlık uyandırma isteği ile beslenir. Narsist statüsü ya da parası ile diğerlerini etkilemeye çalışır. Bunların kendisinde eksik olduğunu düşünen Kusurluluk şemasına sahip partner ise statüsü, gücü, parası olan narsist ile kusurlarının gizlendiğini hisseder. Artık, narsistik özellikleri olan bireyin Kötüye Kullanılma şeması haklı çıkıyor olur: “Statüm için benimle birlikte, benden çıkarları var”. Böylece narsist birey de kendisine göre artık partnerini ve diğerlerini aldatabilir, sekse zorlayabilir, dolandırabilir, küçük düşürebilir, onlara vurabilir ve tehdit edebilir. Eğer bu davranışları karşısında Kötüye Kullanılma şeması olan diğer bir kişi varsa, -ki bu kişi de çocukluğunda kötüye kullanılmış ve çocuk olduğu maruz kaldığı kötü muamele ile savaşamamıştır- bu davranışların normal olabileceğini düşünür, çocukluğundan kalan hareket edememe hissini yaşar ve ilişkide kalmaya devam eder. Buradaki kişiler yine aynı şemaya sahip olan ve farklı bir şekilde baş etmeye çalışan iki kişidir; biri zorba olarak, biri olarak kurban…


İşte böylece narsistler baş etme mekanizmalarını kullanabilecekleri alanları, kişileri yani güçlerini bulurlar. Bu yazımda, yalnızca narsistlerin güçlerini nereden bulduklarını, yani narsistik örüntülerini hangi ilişkilerde sürdürebildiklerini açıklamak istedim. Eğer bir narsistle birlikte olduğunuzu düşünüyorsanız Wendy T. Behary’nin Narsistle Ateşkes kitabını okuyup baş etme yollarını öğrenebilir; eğer narsistik özelliklere ya da kişilik bozukluğuna sahip olduğunuzu düşünüyorsanız Jeffrey E. Young ve Janet S. Klosko’un kitabını edinip şemalarınıza ve sağlıklı baş etme mekanizmalarına dair daha fazla bilgi edinebilirsiniz.


  1. Scola, Ettore. Le Bal. 1983. https://www.imdb.com/title/tt0085213/

  2. Harron, Marry. American Psycho. 2000. https://www.imdb.com/title/tt0144084/


 

Kaynakça

 

Işık, A. (2024). Narsistler Güçlerini Nereden Bulurlar?,  İyi Hissetmek Dergisi, 19. Sayı.

 

Comentarios


bottom of page