top of page

Yaşam, Ölüm ve Kalan Zamana Anlam Katmak: Palyatif Bakım



Palyatif Bakım Nedir?

Latince kökenli “Palliate” kelimesi koruyucu, kapsayıcı anlamına gelmektedir. “Palliative” ise İngilizcede hafifletici, geçici deva anlamında kullanılır. Palyatif bakım; tedavisi güç, ölümle sonuçlanabilecek şekilde ilerleyen hastalıklarda, hastaların yaşam kalitesini artırmaya yönelik bir bakım sistemidir (4).

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) palyatif bakımı; yaşamı tehdit eden hastalıklarla karşı karşıya kalan kişilerin ve ailelerinin, ağrı ve diğer problemlerinin erken tanılama ve doğru değerlendirme yoluyla psikolojik, fiziksel ve manevi gereksinimlerinin karşılanması, bu sayede ızdırabın önlenmesi ve azaltılmasına yönelik çalışmaların yer aldığı bir yaklaşım olarak tanımlamaktadır. Amaç, kişilerin yaşam kalitesini artırmak ve tedavisi mümkün olmayan hastalıkların tanısından itibaren tüm süreçte hasta ve yakınlarını desteklemektir (6).

Palyatif bakım gerektiren hastalıklar,

  • Kardiyovasküler hastalıklar

  • Kronik solunum yolu hastalıkları,

  • Diyabet

  • Alzheimer, ALS (Amyotrofik Lateral Skleroz), MS gibi motor nöron hastalıkları ve ilerleyici nörolojik hastalıklar

  • Organ yetmezlikleri (kalp, akciğer, böbrek vb. organlarda ileri dönem yetmezlikler)

  • Tedaviye yanıt vermeyen kanserler

  • HIV/AIDS

  • Çocuklarda genetik/konjenital, ilerleyici hastalıklar şeklinde sıralanabilir (1,4).

Bu yaklaşım, disiplinler arası çalışmayı gerektiren bir yaklaşımdır. Ekip çalışmasına dayalı bu yaklaşımda doktor, hemşire, ruh sağlığı uzmanı (psikolog, psikiyatrist), sosyal hizmet uzmanı, din görevlisi, gönüllüler ve kişiye destek sağlayabileceği düşünülen alanlardan uzmanlar ekibe dahil olmaktadır.

Yaşamı tehdit eden hastalıkların son döneminde (terminal dönem); beden işlevselliklerindeki kayıplar (işitme kaybı, yemek yemekte zorlanma vs.), bulantı, ağrı gibi fiziksel belirtilerin yanı sıra belirsizlik, ölümle ilgili düşünceler ve korkular, sosyal olarak izole olmak, ekonomik zorluklar vb. sorunlar da kişilerde psikolojik ve sosyal olarak yeni mücadele alanlarına sebep olmaktadır.


Palyatif Bakım ve Psikolojik Destek

Psikolojik destek, palyatif bakım yaklaşımının önemli bir parçasıdır. Terminal dönem; şiddeti kişiden kişiye değişen, depresyon, kaygı bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu, uyku problemleri gibi sorunları beraberinde getirebilmekte ve kişilerin iyi oluş hallerine olumsuz etkide bulunabilmektedir. İyi oluş halindeki azalma, artan ağrılar ile birlikte hastanın ve ailesinin yaşam kalitesinin düşmesine, tedaviye uyum sağlamada ve hekim ile işbirliğinde zorluklara neden olabilmektedir. Bu sebeple psikolojik destek; ruhsal hastalıkların önlenmesi ve tedavisi, ölüm ile ilgili kaygılar, aile içi ilişkiler, zorluklarla baş etme becerileri, sosyal işlevsellik gibi konulara odaklanabilmektedir (2, 4).


Ruhsal değerlendirme sürecinde hasta ile doğrudan ve açık iletişim kurmak, endişelerini ve korkularını dinlemek, sorunlarını anlamaya çalışmak, hastalığı hakkında bilgilendirmek ve gerekli görüldüğü takdirde psiko-eğitim vermek gereklidir.


Bir diğer önemli faktör ise ölçme değerlendirmedir. Sadece psikolojik rahatsızlıklar değil; tanıların dışında aile dinamiklerini, hastanın bakım ihtiyaçlarını, hasta ve ailesinin hastalığı ne şekilde anladığını ve buna nasıl yanıtlar verdiğini anlamak da psikolojik desteğin bir parçasıdır.

Terminal dönemdeki hastalarda süreç şu şekilde ilerleyebilmektedir: İnkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme. Hastanın kendi yasını tutması olarak da adlandırılabilecek bu dönem, kişinin tanıyı ve süreci inkarı ile başlamakta ve bu durum başlangıçta bir savunma mekanizması olarak işlevsel kabul edilmektedir. Takibindeki dönemde neden kendi başına geldiğine dair sorgulamalar, haksızlığa uğramışlık düşüncesi, yaşamda yapılmak istenip de yapılamayanlar; kişinin öfkesini kendisine ve ailesine/bakım veren sağlık görevlilerine yöneltmesine sebep olabilir. Bu süreçte hastaya empatik yaklaşabilmek, sorunlarını anlamlandırmasına yardımcı olmak önemlidir. Sonraki adım, öfkenin yerini biraz daha sakinliğe bıraktığı, hastanın duygu yoğunluğunu azaltmak için çevresindekilerle pazarlık yaptığı süreçtir. Semptomların artması, işlevselliğin azalması ve diğer basamakların (inkar, öfke, pazarlık) faydasız olduğunun anlaşılması ile depresyon evresine girilir. Bu süreçte intihar, desteğe yanıtsız kalma gibi durumlar görülebileceğinden psikolojik değerlendirme hususu hassasiyet gerektirmektedir ve gerektiğinde ruh sağlığı uzmanları tarafından müdahale edilebilmektedir. Kabullenme döneminde ise hasta, tanı-tedavi sürecini ve seçeneklerini daha gerçekçi bir şekilde ele almaya başlar; böylelikle duygularında, ilişkilerinde ve sağlık ekibine karşı davranışlarında değişimler görülebilir. Ailesine ve palyatif bakımda görev alan diğer sağlık uzmanlarına nasıl yaklaşım gösterecekleri hakkında psiko-eğitim verilmesi fayda sağlayacaktır (2).


Palyatif Bakım Ekibi ve Hasta Yakınlarının Desteklenmesi

Palyatif bakım ekibi, hastanın ve ailesinin inanç sistemi ve yaşamsal değerleri ile birlikte verdiği tepkileri doğru okuyabilmek, yanında ve destekçi olunduğunu hissettirebilmek hedefindedir. Bu bağlamda ekibin her üyesinin; empati, iletişim becerileri, problem çözme becerileri gibi temel beceriler konusunda bilgi sahibi olması hem kendini hem de hasta ve yakınlarını desteklemek ve korumak bakımından işlevsel olacaktır (2). Diğer yandan, ekibin, iyileştirme ile ilgili sınırlılıklarının olduğunu bilmesi ve hatırlaması, tükenmişliğin önüne geçmeye yardımcı olacaktır.


Hastanın sürecine eşlik eden ailenin de benzer süreçlerden geçtiği unutulmamalıdır. Stres ve kaygı ile baş etme becerilerinin kazandırılması, iyi oluşun sürdürülebilmesi desteklendiğinde aile ve hastanın yaşam kalitesi artabilmektedir. Birincil bakım veren ve onun olmadığı durumlarda bakım verenin kim olacağı belirlenmelidir. Süreç hakkında ailenin bilgilendirilmesi, ruh sağlığı bakımından koruyucudur. Palyatif bakım süreci esnasında ve sonrasına dair, bakım verenin endişelerinin neler olduğunu ifade etmesine olanak sağlanmalı ve bu endişelerle ilgili destekleyici çalışmalar yapılmalıdır. Palyatif bakım ekibinin nasıl çalıştığı, hasta ve tedavi ile ilgili sınırlılıklar, beklentilerin ne kadarına cevap verilebileceği açıkça ifade edilmelidir. Yas ile ilgili bilgilendirme yapılmalı, gerektiğinde kayıp sonrası hasta yakınlarının destek alması sağlanmalıdır (2, 5).


Sonuç

İyi bakım imkanlarının sağlanması ve daha az acı çekerek yaşama veda etmek, haklı bir sağlık hizmeti talebidir ve dünya genelinde bir sağlık hizmeti kalitesi olarak gösterge kabul edilmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl yaklaşık 40 milyon insanın palyatif bakım hizmetlerine ihtiyaç duyduğu, bu insanların %78’inin düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşadığı ve yine dünya genelinde bu hizmete ulaşabilenlerin oranının %14 civarında olduğu bildirilmiştir (6).

Türkiye’de bu hizmetin çoğunlukla kanser hastaları ve aileleri için verildiği, ancak palyatif bakım gerektiren diğer hastalıklar için de bu hizmetin ulaşılabilir olması önemlidir (5).

Palyatif bakımın erken verilmesi halinde hastane yatışları ve sağlık hizmetleri kullanımının azalacağı; diğer yandan palyatif bakım alan hasta yakınları için bu sistemin koruyucu sağlık hizmeti niteliğinde olacağı göz önünde bulundurulmalıdır (1, 5).


Kaynakça

  1. Borasio G. D. (2011). Translating the World Health Organization definition of palliative care into scientific practice. Palliative & Supportive Care, 9(1), 1–2. https://doi.org/10.1017/S1478951510000489

  2. Çamlıcalı, Ç. K. (2019). Palyatif bakımda psikolojik destek. Palyatif Bakım ve Tıp (pp. 660-664). İstanbul Tıp Kitabevleri.

  3. Kalabak, A. A., Öztürk, H., & Çağıl, H. (2013). Yaşam sonu bakım organizasyonu; palyatif bakım. Yoğun Bakım Dergisi, 11(2), 56-70. http://www.yogunbakimdergisi.org/managete/fu_folder/2013-02/2013-11-2-056-070.pdf

  4. Kıvanç, M. M. (2017). Türkiye’de palyatif bakım hizmetleri. Sağlık Bilimleri ve Meslekleri Dergisi, 4(2), 132-135. https://doi.org/10.17681/hsp-dergisi.316894

  5. Uslu, Ş. F. & Terzioğlu, F. (2015). Dünya’da ve Türkiye’de palyatif bakım eğitimi ve örgütlenmesi. Cumhuriyet Hemşirelik Dergisi, 4(2), 81-90. https://dergipark.org.tr/tr/pub/cumunuj/issue/38601/447935

  6. World Health Organization (2020). Assessing national capacity for the prevention and control of noncommunicable diseases: report of the 2019 global survey. https://www.who.int/publications/i/item/9789240002319

Comments


bottom of page