top of page

Çağ Yangını: Savaşlar ve Psikolojik Travma




Psikolojik Travma Kavramı Kabulü ve Tanımı

20. yüzyıl boyunca savaş koşullarında oluşan travma kökenli psikopatolojik durumlar, hekimlerin dikkatini çekmiş, ancak son 40 yılda psikoloji ve psikiyatri alanlarında daha yaygın bir şekilde kabul görmüştür (1). Öyle ki, 1. Dünya Savaşı sonrası askerlerde görülen ruhsal belirtilerin fiziksel travmaya bağlı olduğu düşünülerek bu duruma bomba şoku (Shell Shock) adı verilmiş, ancak fiziksel bir travmaya maruz kalmayan askerlerde de birçok ruhsal belirtinin görülmesi, Shell Shock tanımının yetersiz kaldığını göstermiştir. Şiddetle karşı karşıya kalan askerlerin bu durumla baş etmekte zorlandığı ve çaresizlik, korku, dehşet, suçluluk, utanç gibi tepkiler vermeye başladığı gözlemlenmiştir (2). Savaş sonrası yapılan çalışmalarda bahsi geçen tepkilere farklı tanımlar getirilse de, nihayetinde günümüzde bireyin karşılaştığı stres verici durum ile bu durum ile baş etme kapasitesi arasında yaşamsal bir dengesizlik ortaya çıkması durumunu ifade eden ruhsal travma kavramı kabul görmüştür (3).


Travmatik Olaylar ve Savaş

Yaşamsal bütünlüğü tehdit eden yahut bozan olaylar travmatik olaylar olarak tanımlanmaktadır. Savaş, çatışma, şiddet, sevilen birinin kaybı, kazalar, deprem ve sel gibi olaylar travmatik olaylara örnek olarak verilebilir. Travmatik olayları, insan eliyle gerçekleşenler, doğa kaynaklı olaylar ve kazalar olmak üzere 3 başlıkta ele alabiliriz. Araştırmalar göstermektedir ki, insan eliyle gerçekleştirilen travmalar sonrası uyum sağlamak ve yaşamla yeniden bağ kurmak, doğa kaynaklı olayların sebep olduğu travmalardan sonra uyum sağlamaktan daha zorlayıcıdır.


Savaş ise, insan eliyle gerçekleşen, çatışma ortamının yanı sıra şiddetin her türünü (duygusal, fiziksel ve cinsel şiddet) içinde barındıran, ölüm, yaralanma, uzuv kaybı, sevilen kişi ve nesnelerin kaybı ve yerinden edilme gibi diğer travmatik yaşantıların da çoğu kez eşlik ettiği, yahut bunlara şahitlik edilen zorlu bir yaşam olayıdır.

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte cephe savaşlarının niteliği değişmiş, cephe artık sivillerin yaşadığı şehirler, tedavi gördüğü hastaneler, çocukların eğitim gördüğü okullar, parklar, pazarlar vb. tüm yaşam alanlarını tehdit eder bir nitelik kazanmıştır. Savaş, eski tarihte yine duyulan ancak detaylarına daha az hakim olunan bir durumken, kitle iletişim araçları ve sosyal medyanın kullanımıyla ölümleri, beden bütünlüğü kaybolmuş cesetleri, korku dolu çocukları daha çok gördüğümüz, daha çok şahitlik ettiğimiz bir durum halini almıştır.

Yukarıda belirtilen travmatik olaylar farklı şekillerde deneyimlenebilir. Travmatik olayların, kişinin kendi başına gelmesi, sevdiği birinin bir travmatik olay yaşadığını öğrenmesi, başka birinin başına gelen olaya tanıklık etmesi veya mesleği gereği bu gibi olaylara maruz kalması olmak üzere dört farklı biçimde deneyimlendiği gözlemlenebilir (4). Yapılan çalışmalar, bireyselleşme ve teknoloji kullanımındaki artışla birlikte kişilerin kitle iletişim araçlarından gelen mesajları içselleştirmeye daha açık olduklarını göstermiştir. Buna göre, kendisi veya herhangi bir yakını zarar görmese dahi, travmatik bir yaşam olayını televizyonda izlemek yetişkin bireylerde ve çocuklarda travma belirtilerinin görülmesine sebep olmuştur (5).


Psikolojik Travmanın Belirtileri

Bir olayın travmatik etki oluşturması sonucu 4 belirti ortaya çıkar. Bunlar; kaçınma, olayı yeniden yaşantılama, aşırı uyarılmışlık ve bilişlerde ve duygudurumda olumsuz değişikliklerdir (6). Aşırı uyarılmışlık; travmatik deneyim öncesine kıyasla kişinin daha gergin ve öfkeli olması, her an tetikte olması, odaklanma güçlükleri yaşaması, uyku ile ilgili sorunlar görülmesi ve irkilmeyle karakterizedir. Olayı yeniden yaşantılama; travmatik deneyime dair zihnimizdeki fotoğrafların sıkça aklımıza gelmesi (flashback) ve rüyalarda olayla ilgili sahneleri görme şeklinde ifade edilebilirken; kaçınma davranışı, olayın yaşandığı yer, olayla ilgili kişi ya da kişiler, nesneler, bir şarkı, ses, koku gibi anımsatıcı tüm durumlardan ya da o olayı hatırlatan duygulardan kaçınma ve kendini izole etme olarak tanımlanabilir (7). Biliş ve duygudurumdaki değişiklikler ise, olayın önemli bir kısmını hatırlayamama, kendine, diğer bireylere ve dünyaya dair “Ben kötüyüm. İnsanlar kötüdür. Dünya güvenilmez bir yerdir.” gibi olumsuz düşüncelerin süreklilikle eşlik ettiği ve olayların sebep-sonuçları ile ilgili yine bireyin kendini ve diğerlerini suçlamasına sebep olan çarpık bilişler gelişmesi olarak görülebilir. Aynı zamanda, korku, dehşet, utanç, suçluluk gibi duyguların yoğun yaşanmasına karşın, mutluluk sevgi gibi olumlu duygularda sürekliliğin olmaması, ilgide azalma ve başkalarına yabancılaşma da biliş ve duygudurumdaki değişiklikler olarak gözlemlenebilir (6).


Savaşlarda, travma sonrası stres yaşantısı, Travma Sonrası Stres Bozukluğu’na (TSSB) dönüşebilmekte ve iki atıf sistemi TSSB’ye yol açabilmektedir. İlki; kişinin dünyanın güvenli bir yer olması ile ilgili inancının sarsılması; ikincisi ise, dünyanın güvensiz ve tehlikeli bir yer olması ve kendi gücünün bunun üstesinden gelmek için yeterli olmadığına dair inancının destekleneceği durumları yaşamasıdır (8). Savaşlar, bu atıf sistemlerinin yoğun olarak çalıştığı alanlardır. Her travmatik olay, herkes için TSSB’ye yahut diğer psikolojik sorunlara sebep olmayabilir. Geçmişten getirilen yükler, TSSB’ye nasıl yanıt verildiğini etkilemekle beraber, direkt yahut dolaylı yoldan savaşa maruz kalan kişilerin yukarıda bahsedilen belirtileri göstermesi olasıdır.


Travmatik etki, uzun vadede zorlayıcı duygular, flashbackler, bedensel tepkiler, ilişkilere dair zorluklarla kendini göstermektedir. Amerikan Psikoloji Birliği, travma sonrası ortaya çıkan tepkilerin anormal duruma verilen normal tepkiler olduğunu ifade etmiştir. Her bireyin, birbirinden farklı güçleri, baş etme becerileri ve destekleri vardır ve anormal durumlarla baş ederken bunlara başvurulmaktadır. Bu güç, kimi zaman aile, kimi zaman ait olunan toplum, inanç, en iyi yapılan iş ya da roller olabilmektedir. Fakat, bazen bu başetme becerileri, savaş gibi büyük ve zorlu bir yaşantıda yetersiz kalabilmektedir.


Sonuç Olarak:

Yukarıda bahsi geçen kaçınma, yeniden yaşantılama, uyarılmışlık ile biliş ve duyguduruma dair belirtilerin, güvenli ortama geçilmesinin ardından, yahut güvenli bir bölgede yaşanılmasına rağmen, 1 aydan fazla sürmesi, Travma Sonrası Stres Bozukluğu’na işaret etmektedir. Bunun yanı sıra, farklı psikolojik rahatsızlıklar da görülebilmektedir. Savaşı yaşamış, yaşamasa dahi tanıklık etmiş kişilerde, bu belirtilerin görülmesi ve baş edilmesinin güçleşmesi durumunda, bir uzman desteği alınması, kişinin kendi yaşam kalitesi, ruhsal ve bedensel sağlığının kazandırılmasının yanı sıra, savaşın açtığı derin izlerin sonraki nesillere aktarılmasının önlenmesi hususunda da önem arz etmektedir.


Kaynakça

  1. Öztürk OM, Şar V. Political terror and psychiatric disorder. Paper presented in the Fourth Mediterrannean Congress of Social Psychiatry. Ankara: Ajans Türk Press, 1983, p.50.

  2. Jones E, Wessely, S (2005) Shell shock to PTSD, military psychiatry from 1900 to the Gulf war. Hove: Psychology Press.

  3. Şar V. Developmental trauma, complex PTSD and the current proposal of DSM-5. Eur J Psychotraumatology 2011;2:5662. https://doi.org/10.3402/ejpt.v2i0.5622

  4. Aker, T. (2012). Temel sağlık hizmetlerinde ruhsal travmaya yaklaşım. Türkiye Psikiyatri Derneği Yayınları: Ankara.

  5. Demirli, A. (2011). Terörizm, Psikososyal Etkileri ve Müdahale Modelleri. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi. C.4. S. 35: 66-78.

  6. American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of Mental disorders London: doi:10.1176/appi.books.9780890425596.

  7. Mum, N. (2011). İstanbul üniversitesi adli tıp enstitüsü, çocuk ve genç tutuklularda psikolojik travma deneyimlerinin belirlenmesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. İstanbul: Sosyal Bilimler Enstitüsü.

  8. Moser, J. S., Hajcak, G., Simons, R. F., & Foa, E. B. (2007). Posttraumatic stress disorder symptoms in trauma-exposed college students: The role of trauma-related cognitions, gender, and negative affect. Journal of Anxiety Disorders, 21(8), 1039-1049.







Comments


bottom of page