top of page

Toplumsal Bir Olgu Olarak Yoksulluk




“Yoksulluk, şiddetin en kötü halidir.”

Gandhi


Yoksulluk, yalnızca ekonomik bir sorun olmayıp hem gelir eksikliğini hem de itibarlı bir yaşam sürmeye yönelik temel ihtiyaçların eksikliğini kapsayan çok boyutlu bir olgudur (1). Birleşmiş Milletler tarafından, her sene farklı temalarla farkındalık çalışmalarının yapıldığı 17 Ekim Dünya Yoksulluğu Ortadan Kaldırma Günü’nün bu seneki teması “Uygulamada Herkes için İtibar” olarak belirlenmiştir (1). İtibarlı bir yaşam, kendi başına bir temel hak olmasıyla birlikte diğer tüm temel hakların da bazını oluşturur. Günümüzde, yoksullukla mücadele eden birçok birey potansiyellerinin gerçekleştirilmesine olanak sağlanmadan itibarlarının reddedildiği, görmezden gelindiği ve saygı duyulmadığı bir yaşam deneyimliyor. Üstelik, her geçen sene fırsat ve gelir eşitsizliği daha da artarken zengin ile fakir arasındaki uçurum daha da açılıyor (1). Bu sebeple, 17 Ekim, yoksulluk içinde yaşayan bireylerin çabalarını ve mücadelelerini tanımamız, yoksullukla ilk mücadele edenlerin yoksullar olduğunu anlamamız ve bireylerin endişelerini dile getirmeleri için uygun bir alanın açılmasına yardımcı olmamız için fırsat sağlamaktadır (2).

Yoksulluk içinde yaşayan bireyler haklarını yaşamalarını engelleyen birbiriyle ilişkili birçok yoksunluk yaşarlar: tehlikeli çalışma koşulları, güvensiz konut, beslenme eksikliği, adalete eşit olmayan erişim, siyasi güç eksikliği ve sağlık hizmetlerine sınırlı erişim. Yoksulluğun en temelde bireysel ve toplumsal olmak üzere iki yönlü sebepleri vardır. Bireysel sebepler; fiziksel engel, psikolojik bozukluklar, düşük eğitim seviyesi, geniş ailede yaşama, eşin ölümü gibi nedenler olabilirken toplumsal sebepler; işsizlik oranının yüksek olması, ekonomik kriz ve göç sebebiyle kentlerde nüfus oranının artması olarak görülmektedir (3).

Yoksulluk koşulları ve düşük gelir düzeyi; stres, sosyal dışlanma, etiketlenme, sosyal destek eksikliği ve doğum ile ilgili riskler sebebiyle hem fizyolojik hem de psikolojik sağlığı olumsuz etkilemektedir (4). Üstelik yoksullukla beraber gelen stres ile baş edebilmek için, bireyler yine ekonomik yoksulluk sebebiyle ruh sağlığı hizmetlerinden çoğu durumda istikrarlı bir şekilde faydalanamayabiliyorlar (5). Araştırmalar, yoksulluk sebebiyle daha çok kadınların, çocukların ve yaşlıların risk altında olduğunu göstermektedir (3).

Yoksul kadınların erkeklere oranla daha fazla ve yoğun fizyolojik ve psikolojik sıkıntılar yaşadıkları, eşleri tarafından fiziksel olarak daha çok kötüye kullanıldıkları, daha az iş imkanına sahip oldukları ve daha fazla rol çatışmaları yaşadıkları bilinmektedir (6). Diğer yandan, yoksul bir ailede en çok etkilenen ve yaşama, büyüme ve gelişme hakkı en çok sekteye uğrayan kişi ailenin en küçük bireyi olan çocuktur. Yeterli miktarda ve kalitede beslenememe, çocuk haklarından yararlanamama, okula gidememe gibi yoksunlukların yanında, yoksulluk seviyesinin artması ile beraber çocuk işçi sayısının ve hastalıkların da giderek arttığı bilinmektedir (7). Bunların yanında, çocukta özgüven problemleri, öfke, sosyal beceri eksikliği, davranış bozuklukları, içselleştirme/dışsallaştırma sorunları, kendini üst sosyoekonomik düzeydeki ailelerin çocuklarıyla kıyaslama sonucu benlik saygısında düşüş ve suça yönelme gibi psikososyal problemlerin de ortaya çıkabildiği bilinmektedir (8). Benzer şekilde yaşlılar da yoksulluktan etkilenen önemli gruplardan biridir. Araştırmalar, emekli maaşı ve geliri daha yüksek olan yaşlı bireylerin, daha düşük gelirli olan yaşlı bireylere kıyasla daha uzun bir yaşam süresine sahip olduğunu göstermiştir (9, 10). Buna göre, gelir artışıyla beraber ihtiyaç duyulan sağlık hizmetlerine erişimin artması, sosyal desteğe daha kolay ulaşabilme, teknoloji kullanımının artması, barınma ve beslenme kalitesinin yüksek olması gibi durumlar yaşam süresini ekonomik şartlar ile bağlantılı olarak yükselten etmenlerdendir (10).

Öncelikli riskli grupların yanı sıra genel anlamda, işsizlik, temel haklardan yoksun kalma, geniş ailede yaşama, süresi belirsiz finansal dengesizlik gibi stresörlerden kaynaklı, yoksulluk ile beraber gelen psikopatolojilerin varlığından söz edilmektedir (7). Örneğin, sosyoekonomik düzeydeki sürekli düzensizlik ve düşüklük somatizasyon, depresyon, psikotik ve somatoform bozukluklar gibi birçok psikolojik bozukluğa sebep olabilmektedir (3). Ek olarak, yoksulluk dünya görüşünde de önemli bir bozulmaya yol açmaktadır. Yoksulluğun beraberinde öğrenilmiş çaresizlik ve kontrolsüzlük düşüncesinin gelişebildiği, bunun da bireyin içinde bulunduğu durumla baş etmekte zorlanmasına, çözüm yolları aranması önündeki engellere, hayata karşı umudun azalmasına ve öz güvenin düşmesine sebep olduğu bilinmektedir (11). Bu da bize yoksulluğun parasız olmaktan çok geleceğe dair umutsuz olmak olduğunu işaret etmektedir.


Neler yapılabilir?

Öncelikle, yoksulluk seviyesinde yaşayan bireylerin deneyimledikleri stresi ve hem sosyoekonomik hem de fizyolojik veya psikolojik olarak yaşadıkları sıkıntıları çözümleyebilmek için ilgili kurumların ve profesyonellerin sürdürülebilir destek sağlamaları gerekmektedir. Özellikle, düşük gelirli bireyler ruh sağlığı hizmetine erişme sürecinde birçok sistemsel engel ile karşı karşıyadır. Ulaşım, çocuk bakımı, sağlık sigortasının olmaması ve zor çalışma saatleri gerekli hizmetlerin alınmasını engelleyebilmektedir (12). Ayrıca korku, güvensizlik ve damgalanma ile ilgili kaygılar da bireylerin yardım isteme davranışının önündeki bireysel engellerden bazılarıdır. Bu nedenle, ruh sağlığı hizmetlerinde lojistik ve katılım engellerini azaltmak için çaba gösterilmesini sağlamalıyız. Dahası, hizmet veren profesyonellerin düşük gelirli birey ve ailelerin yaşayabilecekleri engeller hakkında bilgi sahibi olması ve ihtiyaçlarına yönelik müdahaleler yapabilmesi gerekmektedir. Örneğin, bir araştırmada düşük gelirli bireylerin ilk danışmanlık görüşmesi öncesi telefonla aranıp sürece dair bilgilendirilmesinin danışmanlık sürecine katılımı arttırdığı gösterilmiştir (13). Diğer araştırma ise, görüşme esnasında bireylerin kendi hayatlarının içinden örnekler verilmesinin de (tailoring) süreci bireylere uygun hale getirmek ve bu sürece onları dahil edebilmek konusunda etkili olduğu gözlemlenmiştir (14). Bunların haricinde ruh sağlığı profesyonelleri yoksul bireyler ve ailelere yönelik birçok konuda çalışmalar sürdürebilir. Örneğin, yeni evlenen çiftlerin aile planlamasında düzenli olarak etkin rol oynayabilir, öfke ve stres yönetimi hakkında bilgilendirebilir ve aile içi iletişimin gelişmesi ve güçlenmesi için eğitimler verebilir (3). Sağlanan psikososyal müdahalenin yanında barınma, beslenme, işe gitme ve eğitim görme gibi hakların sağlanıyor oluşu da ruh sağlığı hizmetinin etkisini arttırdığı bilinmektedir (7). Örneğin, bir çalışmada gelir düzeyi düşük, evsiz annelerin barınma ihtiyacı karşılandığında hiçbir direkt müdahale yapılmamış olmasına rağmen çocuklarının içselleştirme ve dışsallaştırma davranışlarında azalma görülmüştür (15). Bu sebeple, psikososyal hizmetin yanı sıra, ruh sağlığı profesyonelleri yoksullukla mücadele içerisinde olan ailelerin ihtiyaçlarına yönelik ilgili kurumları bilgilendirebilir ve/veya bireyler ve aileler ve kurumlar arasında köprü görevi görebilir.

Tüm bunlar dikkate alındığında, yoksullukla mücadelenin çok boyutlu bir olgu olduğunu bilmeli ve sunulan hizmetlerin hem bireysel hem de toplumsal düzeyde sistematik olarak sürdürülebilir olmasına özen gösterip işbirliğine açık olmalıyız. Ancak bu şekilde yoksulluğun iyileştirilmesine katkıda bulunabiliriz.



Kaynakça

  1. United Nations. (n.d.). International Day for the eradication of poverty. United Nations. Erişim tarihi: 2 Ekim, 2022 https://www.un.org/en/observances/day-for-eradicating-poverty adresinden erişildi

  2. Event: International Day for the eradication of poverty 2022 | SDG ... (n.d.). Erişim Tarihi: 2 Ekim, 2022 https://sdg.iisd.org/events/international-day-for-the-eradication-of-poverty-2022/ adresinden erişildi.

  3. Taşdemir, G. (2014). The effects of poverty on mental health - Yoksulluğun ruh sağlığı üzerine etkileri. Journal of Human Sciences, 11(2), 74-88. https://doi.org/10.14687/ijhs.v11i2.2681

  4. Lund, C., De Silva, M., Plagerson, S., Cooper, S., Chisholm, D., Das, J., ... & Patel, V. (2011). Poverty and mental disorders: breaking the cycle in low-income and middle-income countries. The Lancet, 378(9801), 1502-1514. https://doi.org/10.1016/S0140-6736(11)60754-X

  5. Santiago, C. D., Kaltman, S., & Miranda, J. (2013). Poverty and mental health: how do low‐income adults and children fare in psychotherapy?. Journal of Clinical Psychology, 69(2), 115-126. https://doi.org/10.1002/jclp.21951

  6. Bastos, A., Casaca, S. F., Nunes, F., & Pereirinha, J. (2009). Women and poverty: A gender-sensitive approach. The Journal of Socio-Economics, 38(5), 764-778. https://doi.org/10.1016/j.socec.2009.03.008

  7. Peverill, M., Dirks, M. A., Narvaja, T., Herts, K. L., Comer, J. S., & McLaughlin, K. A. (2021). Socioeconomic status and child psychopathology in the United States: A meta-analysis of population-based studies. Clinical Psychology Review, 83, 101933. https://doi.org/10.1016/j.cpr.2020.101933

  8. Castro-Ramirez, F., Al-Suwaidi, M., Garcia, P., Rankin, O., Ricard, J. R., & Nock, M. K. (2021). Racism and poverty are barriers to the treatment of youth mental health concerns. Journal of Clinical Child & Adolescent Psychology, 50(4), 534-546. https://doi.org/10.1080/15374416.2021.1941058

  9. Prince, M., Livingston, G., & Katona, C. (2007). Mental health care for the elderly in low-income countries: a health systems approach. World Psychiatry, 6(1), 5.

  10. Zhang, J. X., Ho, S. C., & Woo, J. (2005). Assessing mental health and its association with income and resource utilization in old-old Chinese in Hong Kong. The American Journal of Geriatric Psychiatry, 13(3), 236-243. https://doi.org/10.1176/appi.ajgp.13.3.236

  11. Wilkinson, I. G. (2016). Why some children come to school with “baggage”: The effects of trauma due to poverty, attachment disruption and disconnection on social skills and relationships. Canadian Journal of Family and Youth/Le Journal Canadien de Famille et de la Jeunesse, 8(1), 173-203.

  12. Graves, L. (2017). Filters of influence: The help-seeking process of African American single mothers living in poverty seeking mental health services for their children. Child & Youth Services, 38(1), 69-90. https://doi.org/10.1080/0145935X.2016.1251836

  13. McKay, M. M., Hibbert, R., Hoagwood, K., Rodriguez, J., Murray, L., Legerski, J., et al. (2004). Integrating evidence-based engagement interventions into ‘‘real world’’ child mental health settings. Brief Treatment and Crisis Intervention, 4, 177–186. https://doi.org/10.1093/brief-treatment/mhh014

  14. Krupnick, J. L., & Melnikoff, S. E. (2012). Psychotherapy with low-income patients: Lessons learned from treatment studies. Journal of Contemporary Psychotherapy, 42, 7–15. https://doi.org/10.1007/s10879-011-9182-4

  15. Slesnick, N., & Erdem, G. (2012). Intervention for homeless, substance abusing mothers: Findings from a non-randomized pilot. Behavioral Medicine, 38(2), 36-48. https://doi.org/10.1080/08964289.2012.657724





Comments


bottom of page